"Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi: biri oturmak, diğeri düşünmek için. Başarımız hangisini daha çok kullanacağımıza bağlı." der Ann Landers. Bazilarinin aklinda bir düsüncenin tam tur atmadan anlam kazanamamasi, sanirim bile isteye olmayacak bir organi dusunmeye zorlamalarindan kaynaklaniyor.
Kayıtlar
Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Ne düşünüyorum biliyor musun? Bazen bir hastane odasında, bazen bir yetiştirme yurdu kapısında, köşe başında mendil uzatan bir çocuğun gözlerinde ya da merhametinin elverdiği ölçüde dalıp gittiğin bir Afrika karesinde sorguluyorsun hayatı... Sağlığın yerindeyken tatlı canını sıktığın, sıfatını astığın aslında miniminnacık olan sıkıntıların mı üzülmeye değer diyorsun yoksa söz konusu bir can'ın hayata tutunması olan ve yakınını beklerken endişeyle yaş akıtan gözler mi asıl üzülmenin hakkını veren? Gözümüzün, gönlümüzün doyumsuzluğuyla yaşadığımız entrika dolu, sahte, riyakar hayatlar mı gerçek, protein eksikliğinden dolayı şişmiş karınlarıyla hala yaşama tutunma çabasında olan bir çocuğun ışıldayan gözbebekleri mi sahi? Acaba madden yoksulun nefes alma mücadelesinde mi sınav, refah içinde olanın paylaşabilme yetisinde mi? Narsizm kelimesinin vuku bulmuş haliyle orda burda kibir kusanda mi, yoksa tevazuyla herkesin onurunun eşit olduğunu anlayan da mı karakter? Her türlü zemini hazır...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar

Seyahatler cekiyor canim, hayal kirikliklarindan arinmis bakislarla tanidik yüzleri eskittigim, samimiyeti gecmeyen duygulari kumsali oksayan dalgalara köpük yaptigim, tüm kötü düsünceli zihniyetlere ve yalan dillere karsi aklimi korumaya aldigim, kirlenmis yüreklerin inadina insanlari daha tutkulu sevdigim, cebimde biriktirdigim tecrübelerimle yeni hikayeler yazdigim, barisi herkesin penceresine güvercin misali kondurdugum, kendini Hint kumasi ve ölümsüz sanan hep bana hep bana'cilari görmezden geldigim, ruhumu dinlendiren sarkilari kendime yol arkadasi yaptigim, hala iyilerin de olduguna inandigim insanlarla karsilastigim, birbirini yormayan, kirmayan sohbetlere ortak oldugum, söylem ve eylem uyusmazligi icindekilere gülüp gectigim, hepimizin varligiyla ilmik ilmik islenircesine güzellesen evrende yasanmayi bekleyen aydinlik yarinlarin umuduna kapildigim...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar

💕 "Dünyaya uyanık gözle bakan kişi, yaşamın çürüyüp giden bir tohum olduğunu, gözler kuşkusuz... Yalnızca özgür bir ruh, üstünde mutsuzluktan başka bir şey bitmeyen çayırlardan vazgeçip, sonsuzluğun kokusunu içine doldurmayı bilir." der Amin Maalouf. Ne hoş... Mutlu olmanın bir seçim olduğunu düşündüğümden beri minik şeylerden mutlu olmayı, sahip olduklarıma teşekkür etmeyi unutmuyorum. Aci-tatli önüme çıkan her olayın tekamülüm için gerekli olduğunu biliyorum. Elbette benim de hayatım dört dörtlük değil(ama kimsenin değil). Yüreğimi sızlatan, canımı acıtan insanlar/durumlar tabiiki oluyor(hem de cokca). Herkes kadar endişelerim, ailevi sıkıntılarım, şefkat ihtiyacım, almak isteyip alamadıklarım, yapmak isteyip henüz yapamadıklarım, giderilmesi güç ya da mümkün olmayan özlemlerim, zaaflarım, kırgınlıklarım, kızgınlıklarım, herşeyi askıya aldıgım, gözümü tavana, yüzümü yastıga yapıştırdığım zamanlarım var. Sağlık olsun ve sevdiklerim yanımda olsun gerisinin üstesinden geli...